Seksi Numara Bölüm 12
Vampir
Bu çok saçma değil mi? Bok çukuruna düşmüş gibi her yerde bu adamla karşılaşır oldum. Tamam, çok uzun süredir girmediğim ortamlara girdiğim ve onun tipindeki adamlar belli yerlere gittiği için rastlaşmamız hadi doğal diyelim ama Yıldırım’ın patronunun bilmem ne kolu ya da Vampir’in son ütücüsü olması bence biraz fazlaydı. Evren bizi bir araya getirmek için deli gibi mesai harcıyor olmalıydı. Ya da benim ecelim gelmişti, cami duvarından başka işeyecek yer bulamıyordum.
Sersemlemiş bir şekilde Erhan’a bakarken bu işten nasıl sıyrılacağımı düşünmekten başım çatlamak üzereydi. Mert’in beni belimden tutarak oturacağımız yere yönlendirmesiyle uzun süredir almayı unuttuğum nefesten birkaç tane stok yaptım. Ne olur, ne olmaz…
Vampir benden nefret ediyordu. Adım gibi emindim. Ben bakmadığım halde her iki adamın da bana sabitlenmiş gözlerini görmüyor olamazdı. En kötüsü de otuzunun üzerinde olmasıydı ki başlı başına bu bile beni bir kaşık suda boğmak istemesi için yeterliydi. Neyse ki şovunu yapmaya çoktan hazırdı ve masanın hâkimiyetini elinde tutmak için elinden geleni ardına koymadı. Bir an konuşmalarına kulak kabarttım ve eğer Erhan’ın seçimi buysa, piç kurusunun zaten benimle hiçbir şansı olamayacağına karar verdim.
İçkilerimiz geldi. Karşılıklı sohbet zaten mümkün olmadığından içtim. Sadece içtim. Gözüm pistte, algılarım masaya kapalıydı. Mert’in sahiplenici sarılmaları ara sıra beni ortama çekmeye çalışıyor ama Vampir’in anında müdahalesiyle yeniden serbest kalıyordum.
Erhan’ın gözleri üzerimdeydi. Hani ilgilendiğiniz kişinin nefes alışını bilirsiniz ya, ben de öyle bakmadan onun her şeyini biliyordum. Sinirden kuduruyordu. Bardağını hırsla kavrıyor, elinde çeviriyor, sert bir hareketle masaya geri koyuyordu. Sağ dizinin durmadan titrediğini görebiliyordum. Mert’in ya da Vampir’in sorularına cevap vermiyor, mimiklerle geçiştiriyordu. Ağzından çıkacak tek sesin böğürme olmasından tırsıyor olmalıydı.
Mert benim üzerime titreyerek kendisi için çok önemli olduğum mesajını Vampir’in gözüne sokmaya çalıştıkça, her ikisinin de siniri iyice kalkmaya başladı. Eski kocam beni neredeyse bir kalkan olarak kullanıyor ama masanın karşı tarafından bu, onun resmen bana asıldığı şeklinde algılanıyordu.
En sonunda Vampir pes edip Erhan’ı piste sürükledi. Sürükledi diyorum, çünkü onun nereye gittiğini anladığından bile şüpheliydim. Onlar kalkar kalkmaz Mert’e yapışıp, “Gitmemiz lazım. Mert yalvarırım hemen gidelim.” diye acınası sesimle yavru köpek moduma girdim. Ama Mert’in biraz anlayışsız olduğunu tahmin edersiniz. Benim tepkilerimden çok, planının başarısına yoğunlaşmış, nikâh masasından uzaklaşmanın kutlamasını yapmaya hazırlanıyordu.
Vampir’e göre Mert’in gözü benim dışımdaki bütün kadınlara kapalıydı. Tabii bu, Erhan’a göre de böyleydi. Mert’i son avım olarak gördüğü belliydi. Üzerimdeki kıyafet de bunun tekstil sektöründeki tesciliydi. Ya adam beni zaten telesekreter olarak görüyor, şimdi bir vesikam olduğuna iyice emin olmuştur. Mert eve ilk geldiğindeki kıyafetimi çıkarmamış olsaydım… Ne olurdu yani çıkarmamış olsaydım? Rahibe kıyafetine de bürünsem bu adam benim vesikalı olduğuma karar vermiş bir kere.
O zaman, siktirsin gitsin. Ben bu gece eğlenirim. “Yürü.” dedim Mert’e. “Dans edelim.” İçkimi bir vuruşta bitirip Mert’i beklemeden piste yürüdüm. Gözlerimi dış dünyaya kapatıp kendimi müziğin okşayan kollarına bıraktım.
Bedenimi seviyordum. Yanıltmayayım sizi, çok güzel değilim ben. Klasik Türk kadınıyım. Kumral, kahverengi gözlü, diyet yapmazsam kalçada anında fire verecek bir bedene sahibim. Göğüslerim dik ama altı ay önce biraz daha dikti. Yani ufak ufak görünüşüm de bozulmaya başlıyor. Neyse ki destekli sutyenler var. Sonrasında da onlarla idare ederim artık. En sevindiğim özelliğim bacaklarımın yere yakın olmaması. Çok uzun değil ama bedenimin yarısından biraz daha fazlasını bacaklarım oluşturuyor. Bu da bir bedeni güzel gösterebiliyor.
Bedenimi seviyorum çünkü kadın olmayı seviyorum. Kadın olmak bence bu dünyada bana bahşedilmiş en büyük lütuf. Kadın bedeni estetiktir. Duyarlıdır. Tamam, ben bu duyarlılığı henüz deneyimlememiş olabilirim ama öyle olduğunu hissediyorum. Ve doğru ellerde bedenimin dünyanın bütün sırlarını keşfedeceğine de eminim. İnsanlar bana baktığında ruhumdaki bu güveni gördükleri için onlara seksi çağrıştırıyorum. Güzel bir bedenden çok seksin coşkuyla kabulünü gördükleri için etkileniyorlar.
Erhan da bundan etkilendi. Telefonda seksi ve bedenimi bir bütün olarak yaşattım ona. Öyle çekinmeden sundum ve talep ettim ki, adamın ereksiyonuyla bütünleştim. Şimdi ben aklına geldiğimde, kalkan aletiyle nasıl başa çıkacağını bilmediğinden bütün kavgası…
Alışık olduğu kadın tipinden, metres tipinden, orospu tipinden öyle uzağım ki bana nasıl davranacağını bulamıyor. Ezmek istiyor, ezemiyor. Hâkim olmak istiyor, olamıyor. Neye karşı çıktığımı bile anlayamıyor. Bir de kâbus gibi her yerde karşısına çıkıyorum. Kabir azabı diye bir şeyden bahsederler ya, benim zihnimde bu tanıma fazlasıyla oturdu bu. Ben dans ederken, yürürken, otururken sadece kendisinin değil, oradaki her erkeğin benim seksi sevdiğimi anladığını fark ediyor Erhan. Ama bu sevgimi pazarlamıyorum, satışa çıkarmıyorum, sadece utanmadan yaşıyorum. Kendisini çaresiz hissettiği nokta, benim bunu özgürce yaşıyor olmam.
Erkek olmak zor zanaat. Şimdi bu adam beni kıskansın mı, baskı altına mı alsın, eve mi saklasın, saçımı başımı mı örtsün? Erkeklere, özgürlüğü paylaşmayı öğretemeyen toplumumuzun kendi içinde kahroluşudur bu.
Oha! Ben burada sosyal mesajlar arasında kaybolmuşken Erhan pistte Vampir’i mi götürüyor? Öpüyor mu, yiyor mu belli değil. Lanet olsun! Ben bir öpücükle kendi anatomimi keşfettim, Vampir kesin evrenin sırlarına vakıf olmuştur.
Ah, bana bakıyor. Bana oynuyor bu pezevenk! Sen avucunu yalarsın mı demek bu? Seninle olmayacağım ama bak, Vampir’i uçuruyorum mu demek? Kadın pelteye dönmüş, adamın dudaklarında oradan oraya savruluyor resmen.
Kıskandım mı? Deli gibi. Canım acıyor. Kalbim acıyor. Karşılık verecek miyim? Pistte Mert ile sevişip Erhan’a bak sen de bunları kaybettin diyecek miyim? Hayır. Buradaki orospu ben değilim, Erhan. Gözlerimi onlardan çekmedim. Çünkü onlara bakan sadece ben değildim. Yüzümde hiçbir ifade olmaksızın baktım Erhan’a. Suçlamadım, yargılamadım, kabul ettim. Erhan buydu.
“Bunun beni eline geçirdiğini düşünebiliyor musun? Kadın seks manyağı!”
Mert’in sözlerini duyduğum an kahkahama hâkim olamadım. Pistin ortasında Mert’e bakarak deli gibi gülmeye başladım. İkisini bir arada düşünmek… Beni Mert ile düşünmekten daha komikti. Ben hiç olmazsa haddimi bilip talepte bulunmamıştım. Ama bu kadın Mert’i eşcinsel olmaya götürebilirdi.
Aslında bir dakika, Mert’in eşcinsel güdüleri olabilir miydi gerçekten de? Yani kadınlarla seks yapmaya bu kadar hevessiz bir erkeğin var olması bana inanılmaz geliyordu. Seks bu ya! Mastürbasyonla bile ağzım yüzüm dağılıyor sırıtmaktan. Aklıma gelen bir düşünceyle bir anda otuz iki dişimi kapatmaya uğraştım ama olmadı bir türlü. Beni ilgiyle izleyen Mert “Ne çeviriyorsun sen?” diye sorduğunda da sustum. Seni Tolga ile tanıştırıp eşcinsel güdülerin varsa onları keşfetmeni sağlayacağım, diyemezdim ya…
“Eş değişme zamanı!” diye haykıran Vampir’i duyduğumda sesinin tonu bana grup seksinde kendi partnerinden başkasına gözünü dikmiş bir nemfomanyağı çağrıştırdı. Mert de ben de ne olduğumuzu anlayamadan birbirimizden ayrılmış, kadın Mert’in neredeyse üzerine çıkarak dansına başlamıştı. Eski kocamın gözlerindeki dehşet inanılmazdı. Benim gözlerimde de farklı bir ifade olamazdı. Erhan’ın olduğu yere bakmaya korkarak pistte durup kalmıştım. Nasıl kaçacaktım şimdi? Masaya gitmek üzere döner dönmez daha adımımı atamadan arkamdan bir kol belime sarılıp beni kaya gibi bir bedene yapıştırdı.
“Benim sıram.”
Kaskatı kesildim. Hayır. Erhan’a bu şekilde dokunmak, onun temasını bu şekilde öğrenmek istemiyordum. “Orospularla dans etmiyorum.” diyerek ayağına bastım ve boş bulunmasından yararlanarak kendimi masaya attım. Öldürecek beni. Öldürecek. Kesin öldürecek! Ağzımdan o kelimelerin çıkmasına engel olamamıştım ve Erhan bunu kaldırabilecek bir adam değildi. Burada dayaktan gebertebilirdi bile beni. Nereye kaçabilirim diye panikle etrafıma bakarken, pistte durmuş beni seyredişine ilişti gözüm. Kızgın değildi. Yüzündeki ifadeyi çözemedim.
Korktum. Çok korktum.