Seksi Numara Bölüm 27
Öküz
Beni evin içine sokup kapıyı ayağıyla kapattığı an, asıp kesen, ortalığı ateşe veren Melis’i dışarıda unuttuk sanırım. Ben, Melis Çağlar, dünyanın topunu attırabilecek gücü yüreğinde barındıran kadın, bundan sonra ne olacağını bilmemenin verdiği ürkeklikle kucağında olduğum adama bakıyordum. Korkuyordum. Bir erkeğe ait olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum. Hayatımdaki ikinci penisti. Ruhum hala bakire ve panikti.
“Medeni bir erkek bulmayı bekliyorsan bunu unut tatlım. İçine girdiğim o günden bu yana kimseyle beraber olamadım.”
Yok artık! Nasıl ya? Doğru mu söylüyor bu? Duymayı ummaya bile cesaret edemediğim bu şeyin benim bütün yelkenlerimi indireceğini bilerek numara mı yapıyor? Ama ne gerek var ki? Ben zaten açtım bacaklarımı ona, görüyor ki!
Elleri üzerimden bir şeyleri çıkarıyordu ama ben ne olduğunu anlayamıyordum. Yırtılan kumaş sesleri, Erhan’ın bedenine giderek daha fazla dokunan tenim… Tam anlamıyla sersemlemiştim.
“Hatta kurt adam, vampir gibi efsaneler doğru olabilir. Kendimi tam da öyle hissediyorum çünkü.”
Kucağındaydım ve o üzerimizdekileri mi parçalamıştı? Bluzumu falan. Kurt adam olayları gerçekten de doğru olabilir miydi? Beni yere bıraktı. Üzerimizde kalmayı başarabilen ne varsa onları da söküp atarken gözlerimi ondan ayırmayı başaramadım. O siyah paket yine çıktı ortaya ve saniyede oğlana giydirildi. Bunu görmedim bile ben. Saçlarımdan kavrayıp beni yere çökerten, sınıra gelmiş bir erkeğin neye benzediğini gördüm ama. Bacaklarımın arasındaydı, kapkara gözleri bana odaklanmaya çalışıyor, başaramıyordu.
O anda ne oldu, biliyor musunuz? Yabancılaştım. Kadınlar bu duyguyu iyi bilirler. Bir anda fişi çekmiş gibi koparsınız sahneden. Erkek tek başına oynamaya başlar, siz seyredersiniz. Hiçbir dokunuşun anlamı yoktur artık. O yabancılaşma, adam yatağınızdan kalkıp gidene kadar çıkmaz içinizden. Adam gittikten sonra da yalnızlıkla birleşerek daha da ağırlaşır ve kırar sizi.
Erhan ile bunu yaşamam sanmıştım ama seksle ilgili her şey yine benim dışımda gelişiyordu. Önyargıydı belki. Mert ile iki senelik alışkanlıktı. Benim bildiğim seks buydu. Üstümdeki boşalırken ben seyrederdim. Erhan da farklı olmayacaktı.
Bacaklarımın arasında, nefes nefese içime girmeye hazırken durdu Erhan. Nefesini düzene sokmaya çalışması bile acı veriyor olmalıydı. “Neden benimle değilsin Melis?” Neyse, hiç olmazsa fark etti. Çoğu o gözü dönmüşlükle bunu anlamaz bile.
Neden değildim? Gözlerimi kaçırdım. Suçlu benmişim gibi. Neden utanıyordum ki? “Alışık olduğum bu.” Buyurun, ilk kez seks yapacağınız adamın burnuna eski kocanızı daha başka nasıl dayarsınız hiç bilemiyorum açıkçası. Boş boş baktı bana.
“Yani senin alışık olduğun, benim şu an içine girip boşalmam, senin de böyle mal gibi yatman mı?” Dobra adam, ne diyebilirim ki. Güzel tarif etti bence.
Kızgın mıydı? Bana mı? Bir dakika ya. Bana niye kızıyordu ki? Kapının dışında bekleyen Melis bir anda ruhuma geri yerleşiverdi. “Evet, seviyorum ben öküzlerle yatmayı, ne yapayım.“
Sert bir darbeyle içime girdiği an feleğim şaştı. Gözlerim büyüdü, ağzım açıldı, canım acıdı. Islanmamıştım. Hatta kupkuruydum. Bu hayvanın aleti de sopadan daha beterdi. Ben çığlık atıp ona tutunduğumda, kulağımda “Öküz olan ben değilim, sensin.” dediğini duydum. Dibime kadar yerleşip saçlarımdan yere sabitledi beni. Gözlerimi ayırmama izin vermiyordu. “Beni de öküzleştirmeyi sadece iki saniyede başardın çünkü.”
Saçlarımı kavrayan ellerini sanki çözebilecekmişim gibi kollarına yapıştım. Canım acıyordu. Bacaklarımın arası, saçlarım, ruhum acıyordu. Kapkara gözleri zihnimin derinlerine süzülmek istercesine benimkilere saplanmıştı.
“Herkesle mi böyle?”
Herkes kim ya? Salak bu adam yemin ederim. “Mert’ten başka kimse olmadı. Şimdi de sen.” Gözlerine tırmanan alevlerin rengi siyahtı.
“Yalancı.” İçimden çıkıp bir kez daha sertçe girdi. Canım yandı. Ama ruhum daha çok acımıştı. “Sadece telefonda yaptığı seksle feleğimi şaşırtan kadın…” Baktım. Tekrar çıkıp yüklendi içime. “Yolda yürürken etrafındaki bütün kadınları gölgeleyen, bütün erkekleri pervane eden kadın…” Bir kez daha çıktı ve geldi geri. “Aldığı soluk kadar verdiği soluk da seks kokan kadın…”
Söyledikleri aslında güzeldi. Bir erkeğin itirafı… Kadının karşısındaki çaresizliğini fark etmeden açığa vuran o baskın ruh… Hoşuma gitti. Islandım.
“Sen seksin kendisisin Melis. Seks için doğmuşsun.”
Evet, benim hissettiğim de buydu. Ben seksin kendisiydim. Bacaklarımın arasında hissettim bunu. Karıncalar… Kelebekler… Kıpır kıpır olan her şey. İçimde gidip gelirken artık canım acımıyordu. Gözlerim onun gözlerine hapsolmuştu. İsteğinin şiddetini en derinlerimde hissettim. Yalnızlık kaybolmuştu. Erhan içimdeki yabancılığı söküp atmış, yerine adını koyamadığım heyecanlar serpiştirmişti.
“Benim için yaratılmışsın. Ben senin içinde olayım, tutkunla kavrulayım diye doğmuşsun.”
Sözcüklerinin etrafında şekillendi bedeni. Kulağıma dolan her kelimeyle içimdeki varlığı anlam kazandı. Artık fark edebiliyordum ellerinin nereye dokunduğunu. Nasıl bir ihtiyaçla bana aktığını. O da benimle var oluyordu. Bir bedende değildi, bendeydi. Melis’in içindeydi ve Melis onun şu an içinde olmak istediği tek bedendi.
İçimdeki kadın gururla başını kaldırdı. Bacaklarım daha çok açıldı, kaslarım içimde hareket eden erkeği yakaladı. Gözlerimdeki değişimi yakaladığı an Erhan da farklılaştı. Gözlerine o alev geri döndü. Hareketini hiç kesmeden yüzüme yaklaştı. Gözleri beni esir aldı.
“Benimsin.” Dibe kadar gidip bir süre bekledi orada. Ukala.
“Telefonda numara mı yapmıştın?”
“Hayır.” Geri çekilip yeniden abandı.
“Boşaldın mı?” Durdu yine. Bekledi.
“Evet.”
Hırslandı hareketleri. “Herkesle boşalıyor musun?” İlmek yavaş yavaş boynum geçiyordu, hissediyordum. Kendi kulağıma bile inandırıcı gelmeyecektim.
“Sen ilkimdin.” Devam etti.
“Tabii tabii.”
“Ve sonum.” Durdu. Sonra o kadar hızla abandı ki, canımın acısı arasında söylediği o cümleyi attığım çığlığın arasında duydum.
“Siktir git, orospu.” Durmadı bir daha. Durmaksızın hareket etti içimde. İleri geri. İçeri dışarı. Orospu… Orospu…
“Telefonun öteki ucundaki orospu da sendin.” Bunu söylediğim an içimdeki beklenti de korku da bitti. Kurtulmuştum o tuzaktan. Erhan’a kendimi beğendirme, onun kadını olma, kendimi ispat etme ihtiyacım sona ermişti. Erhan bir penisti. İçimdeydi, o kadar. Ben de bunun tadını çıkaracaktım. Bunu bir orospu yapamazdı ama ben yapabilirdim.
Anında değiştim. Seks oldum. Erhan umurumda değildi. Penisi umurumdaydı. Sertleşti o da içimde. Daha da sertleşti. Sopaydı demir oldu. Her hamlesinde içimde bir yerde elektrik çarpıyordu bedenimi. Önce küçüktü. İlgimi çekti sadece. “A, ne oluyor o noktada?” dedim. O kadar. Sonra büyüyüp yerleşti içime. Her harekette o duygunun tekrarını bekler oldum. Sonra yayıldı. Sadece dokunulduğunda değil, girerken, çıkarken, her anda hissetmeye başladım ve kaslarımı inanılmaz bir canlılıkla doldurdu. Onsuz yapamaz olduğumda artık o penisin içimde olmasından başka bir şey düşünmek istemiyordum. Çoğalıyordu. Çoğaltıyordu. Sınırlarımı zorluyordu. Ve sonunda ona daha fazla dayanamaz oldum. Bitsin, gitsin, beni de götürsün istedim. Beni tüketip bitirsin istedim.
Bitirdi de. Önce patlayıp toz zerreleri halinde etrafa yayıldım. Havada uçuşup yere doğru salınarak inen zerrelerim birbirine çekilip üzerimde toplandı. Gönülsüzce yeniden ben olup dünyaya döndüm.
Bacaklarımın arasından bir şeyler akıyordu. Erhan’ın çoğalttığı bendim. Biz akıyorduk. Ama onu daha fazla içimde istemiyordum. Sen aylarca bu adamı bekle… Hayalini kur… Yıllarca bir orgazmı özle… Bu herifte bul… Herif senin en özel anının içine etmeyi başarsın. O kadar kırıktım ki, bedenimin coşkusunu bile fark edemiyordum. Sikerim ben böyle sevgiliyi.
Niye sikiyorum ben? Amsam ya? Iyy çok çirkin.
Amdığımın terlikleri.
Amarım.
Amdır git.
Amılmış herif.
Amcık. Ama o zaten var. Sikcik var mı peki?
Sikini amayım. Aha bak bu güzelmiş.
Birisi bana amını sikerim derse, esas ben senin sikini amarım desem ne yapar acaba? Aman ne saçmalıyorum ben? Bunlar yakışmıyor benim ağzıma. Bir ara dağarcık temizliğine girişmeliyim.
Şimdi, bu Erhan’ı da bana kullanabileceği kelimeler konusunda eğitmem gerekiyor. Siktir git, orospu, ha?
“Melis.” Cevap vermedim.
“Melis.” Dönüp pis pis suratına baktım ama yine cevapsız bıraktım.
“Seni bağlamam gerekecek mi?” Gülme. Gülme Melis sakın gülme. Lanet olsun! Püskürdüm lan resmen adamın üzerine. O beni kendisine çekip sımsıkı sarılırken, ben kahkahalarla gülme ağlama arasında kriz geçiriyordum. En sonunda durulduğumda, bir sevişme sonrasında olması gerektiği gibi sevgilimin kolları arasındaydım. Yerdeydik, altımız parkeydi ama olsun. Sevgilimin kolları. Sevgilim. Öküzüm. Bu adamı eğitmek çok uzun sürecekti…