Anna Bölüm 6

Anna Bölüm 6

Serhat’ın ruhunu bilirim ben. Saatlerce konuşup dertleşirdik. Bakmayın, sonunda şaftı kaymış olsa da o zaman kadar çok güzel paylaşımlarımız olmuştu. On sene diyorum. Kanka diyorum. Bu süre içinde isteklerine, hırslarına, zayıflıklarına tanık olmuştum. Onun diliyle sevgilileriyle konuşacak kadar söylemine, beklentilerine hâkimdim.

Ellisinden sonra yaşlanmaktan korkmaya başlamış, bunun için de hayatında radikal adımlar atmaya karar veren bir adama dönüşmüştü. Eski hatunu başından atmıştı. Ortağı başından atmak üzereydi. Yeni ve genç bir sevgiliye yelken açma zamanı geldiğini düşünüyordu. Çünkü artık, parası da olacaktı. Nasıl olsa borcu çok azdı. Barı da oğlanlara işlettirdi mi, hayatı boyunca yaptığına devam edebilir, başkasının emeğiyle yaşamını çaba harcamadan sürdürebilirdi.

Evet, artık gözlerimdeki perde tamamen kalkmıştı. Son on yılımı çok net bir şekilde görebiliyordum. Ben çalışmıştım Serhat yemişti. Benim koşullarım değişip de istediğini rahatça elde edememeye başladığında, beni planlı olarak harcamıştı.

Bana göre hava hoştu. Ben de planlı olarak onu harcardım.

Haydi, biraz da ben kötü olayım.

Ellerimi birbirine geçirip parmaklarımı kıtlattıktan sonra, hınzır bir yüz ifadesiyle şirket bilgisayarını açtım. Serhat akşamları bu bilgisayarı kullanıyordu. Tarayıcının tarihçesine girip geçmişte neler yaptığına baktım.

Google’da çeviri yaptırmış İngilizceye. “Benimle Türkiye’yi gezmek ister misin? Seni burada ağırlarım, birlikte çok güzel zaman geçirebiliriz. Sadece mesaj at yeter.” Eskiden bunları çevireyim diye benim önüme dayardı. Şimdi Google’a kalmış garibim.

Hmm, Facobook’a giriş yapmış tanımadığım bir eposta adresi. Bakalım adresi aratınca Facebook’ta karşımıza kim çıkacak?

Aman Tanrım. Adını Rusça yazarak bir profil oluşturmuş. Neden ki? Arkadaşlara bakalım… Oh oh, bolca Rus hatun. Türklerin peşinde değil demek.

Ay inanmıyorum, profil tanıtımına o yazının çevirisini koymuş. Google iğrençsin. O cümle böyle mi çevrilir. Gülüyordur Ruslar buna.

E iyi de, bu bunlarla anlaşamaz ki. Her konuşmasını Google’dan mı tercüme ettirecek? Ah, işte bu bana inanılmaz bir avantaj sağlar azizim. Kuzey ülkelerde yaşayan bir Türk kızına ihtiyacı var bu adamın.

Facebook’u açtım. Bana bir profil lazım. Ama bugün tarihiyle açılmış bir profil olamaz. Yeni bir profille Serhat’ı asla kandırmam. Lakin benim beş ay öncesinden aktifleştirilmiş bir Facebook hesabım çoktan hazır. Darko. Seni seviyorum.

Darko’nun hesabına girip profili karıştırmaya başladım. Makedonya. Tükürüklerimi karşı masaya fırlatacak şiddette bir kahkaha fırladı ağzımdan. Arasam böylesini bulamazdım. İçi de bana küfürler ettiren o meşhur rustik mesajlarla dolu. Darko. Sana tapıyorum.

Öncelikle sohbet ekranını bir kapatalım ki Darko’nun arkadaşları olaya uyanmasın. Sonra da acilen isim değişikliğine gidelim.

İsim yabancı olmalı. Anna’yı sever o. Eskiden Anna rumuzunu kullanan bir sevgilisi vardı. Epey etkilenmişti ondan. Algıda seçicilik yaptıralım. Evet, ismimiz Anna.

Soyadımız Türk olmalı ki Türkçe konuşabileceğini düşünüp konuya atlasın. İçinde ‘oğlu’ geçsin de yabancı bir soyadı olduğu düşünülmesin. Sedefoğlu. Anna Sedefoğlu. Hele ki Türkçe karakter kullanarak yazarsam bingo!

Anna Sedefoğlu. Sevdim bu adı ben.

Şimdi buna bir profil fotoğrafı bulalım. Gerçek fotoğraf koyamam. Sağdan soldan indirebilirim ama ne kadar yalan içerirse, o kadar açık veririm… O halde bir illüstrasyon koymalıyım. Şöyle gizemli bir şeyler. Gizeme bayılır. Hafif seksi. Gençliği ve güzelliği vurgulamalı. Alevler içerisinde çıplak bir kadın çizimi mesela. Turuncu, kırmızı, sarı, siyah renklerin bileşimi olmalı. Bu renkler dikkat çeker.

Darko’nun bilgilerini kendimize göre değiştirelim. Kaç yaşında olsun? Serhat çok küçüğe gitmez. Yarı yaş ister. Yirmi beşten büyük olsun. Otuz iyidir. Olgun diye düşünür.

Doğum gününü annemin doğum günü yapayım. Hatırlaması kolay olur. Aniden sorarsa düşünmeme gerek kalmaz.

Tamam, şimdi önce şu Darko’nun epostasını değişelim. Makedonya uzantılı bir eposta olsa ne şık olurdu be. Google’a yazalım bakalım. ‘macedonia free mail’. Ücretsiz Makedonya epostası buluruz herhalde böyle. Evet! İşte bu.

Yeni epostamla tanışalım… asedefoglu[@]macedonia.eu.org. Bunu da Facebook’ta herkese görünür yaptık mı, işlem tamam.

Aslında profilin tamamını herkese görünür yapayım sonra. Arkadaş olmadan içini görsün.

Bir saat sonra Gmail, Twitter, Google, Microsoft, Windows Live, daha aklıma ne gelirse her yerden Anna’ya hesap açıp profil fotoğrafını ve bilgileri koymuş, tam takım bir sanal karakter yaratmıştım.

Sırada Darko’nun profilini temizlemek vardı. İçinde adı geçen bütün mesajları sildim. Ama ilk mesaj muhteşemdi… “Hoşgeldinnnn : ) demiş birisi. Hem de beş ay önce ve İngilizce. Sonrasında bir iki şarkı ve etkinlik paylaşımı vardı.

Makedonca bütün yazışmaları sildim. Adam bana sorar bu ne diye, en iyisi Anna Makedonca bilmesin. O zaman Makedonya’ya da yeni gelmiş olsun. Benim buna sıkı bir karakter profili çıkarmam lazım.

Neyse, vaktim çok… Daha yemi atıp gelmesini bekleyeceğim. O zaman süresince hayatını yazarım ben Anna’nın.